Yetiştirme Kuramı (Ekme Kuramı) ve Kültürel Göstergeler
George Gerbner tarafından geliştirilen ve hem ana akım hem de eleştirel medya kuramlarının bir parçası olan yetiştirme kuramı, ekme kuramı olarak da bilinmektedir.
Gerbner 1960’ların ortasında “Kültürel Göstergeler” isimli bir araştırma projesine başlayarak bireylerin gündelik yaşam hakkındaki düşüncelerine televizyonun bir etkisi olup olmadığı üzerine araştırmalar yaparak yetiştirme kavramını, medyanın etkilerini ve modern toplumlardaki rolünü açıklamak için kullanmıştır. Bu yaklaşıma göre medya insanların inanç, düşünce ve davranışlarında gözlenebilir ve kısa süreli etkiler yaratmazken, uzun vadede kişilerin toplumsal gerçekliği algılama biçimini etkilemektedir. Bu etki zamanla ve kademeli olarak gerçekleşir. Örneğin şiddet içerikli televizyon programları direkt olarak insanlar üzerinde şiddet davranışına sebep olmaz, ancak bu televizyon programları gerçek dünyadaki şiddet davranışı hakkında izleyicilerin zihnini biçimlendirebilir. Böylelikle medya, izleyicilerin gerçek hayatın akışında gerçekleşen olayları algılama biçimini değiştirerek yeniden şekillendirir.
Gerbner, televizyon karşısında fazla vakit geçiren izleyicilerin “günlük yaşamın gerçeklerini” tanımlamasında televizyon gerçeklerinin egemen olduğunu belirtmiş, bunun sebebinin izleyicilerin televizyonu genellikle programa veya tercihlerine göre değil, saate göre tercih etmesi olduğunu belirtmiştir. Gerbner televizyonu, “merkezî bir öykü anlatma sistemi” olarak ele almaktadır. Ona göre televizyon; reklam, drama, haber ve televizyon programları ile her izleyiciye ortak mesajlar vererek bir iletiler dünyasını beraberinde getirir. İnsanlar da televizyonun simgesel çerçevesi içinde doğarak televizyonun tekrarladığı mesajlar ile yaşarlar. Geleneksel medyada yer alan reklamlar, dramalar ve haberler günümüzde sosyal medyaya taşınmış ve gelişmiştir (Özkan, 2017).
Yetiştirme kuramında medya sosyalleştirici bir araç olarak değerlendirilmektedir. Bu kuramda izleyicilerin televizyon başında geçirdiği zaman arttıkça televizyonda sunulan gerçekliğe inanma oranlarının artıp atmadığını ortaya koymak amaçlanmıştır.. Televizyon başında geçirilen zaman arttıkça, izleyicilerin televizyon programlarında sunulan dünyadan etkilenme oranı artmaktadır. Televizyon başında fazla vakit geçiren izleyiciler kendi yaşayamayacakları tecrübelere daha fazla inanmaktadır. Özellikle genç yaş grubu enformasyon aracı olarak televizyona daha bağımlı iken, tek başına yaşayan veya televizyonu genellikle yalnız izleyen izleyiciler televizyonun ekme etkisine diğer izleyicilerden daha açıktır. Günümüzde de sosyal medya platformlarında benzer bir durum söz konusudur. Yeni medya platformlarının ortaya çıkışı özellikle insanın en doğal ihtiyaçlarından biri olan sosyalleşme algısını değişime uğratmıştır. Önceden kişilerin fiziksel ortamlarda arkadaşları veya ailesi ile vakit geçirmesi sosyalleşme olarak değerlendirilirken, sosyalleşme kavramı günümüzde sosyal medya platformlarında mesajlaşmak, beğeni almak yani online olmak gibi anlamlar ifade etmeye başlamıştır. Sosyal medya platformları, aynı yetiştirme kuramında olduğu gibi sosyalleştirici bir araç olarak değerlendirilmektedir. Sosyal medya platformlarında sosyalleşen insanlar, gerçek hayatta asosyalleşmekte ve daha az konuşmaktadır. Bireylerin sosyal medya mecralarına dönük ilgisi bir süre sonra farkında olmadan sosyal medya bağımlılığına yol açabilmektedir. Sürekli olarak sosyal medya platformlarında yalnız olarak amaçlı ya da amaçsız bir şekilde dolaşmaya başlayarak günlük hayatın gerekleri ve gerçekliği yerine sosyal medyada zaman harcayan ve yüz yüze iletişimi (aile, arkadaş ve yakın çevreleriyle) azaltarak ve sanal ilişkileri tercih eden bir birey, bağımlılık yolunda hızla ilerlemektedir. Bu durum öyle bir hâl alır ki, birey sosyal medya ağlarına dâhil olamadığı ortamlarda bulunmak istemez ya da kendini rahatsız hisseder. Ve nihayetinde bir an önce ağa katılma yollarını denemeye kalkar. Bu denemeler için de başkalarının wi-fi ağlarına izinsiz katılma, başkalarının akıllı telefonlarını izinsiz kullanma, kaçak wireless kullanma, şifre deneme, şifre kırma gibi olumsuz davranışlarda da bulunmaktadır.
Kaynak: Sosyal Medya Sosyolojisi, s. 11-12, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4161 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2941