Felsefe hakkında her şey…

Sürü Psikolojisinin Kafe Versiyonu: Adını Haykır,Yoksa Var Olamazsın!

15.02.2025
Sürü Psikolojisinin Kafe Versiyonu: Adını Haykır,Yoksa Var Olamazsın!

Ey zavallı kimliksizler sürüsü! Kahve bardaklarına yazılan isimlerinizle var olmaya çalışan, sahte özgüven balonları! Modern çağın en utanç verici sefaletini üzerinizde taşıyorsunuz. Kimliğinizi, kişiliğinizi ve varlığınızı plastik bir bardağa teslim etmişsiniz. Ve en acısı ne biliyor musunuz? Bunun farkında bile değilsiniz. Bugün, sizi kendi zavallılığınızla yüzleştireceğim. Hazır olun, çünkü bu yazıyı okuduktan sonra o kahve boğazınızdan geçmeyecek!

Bir Barista Adını Söyleyene Kadar Yoksun!

Sen kimsin? Cevap ver! Bilmiyorsun, değil mi? Adını bile bir yabancının sana seslenmesiyle hatırlıyorsun. Barista bardağı uzatıp ismini okuduğunda, içini tuhaf bir haz kaplıyor. İşte o an var olduğuna inanıyorsun. Zavallı! Bir karton bardak üstüne yazılan isimle var olmak… Bundan daha utanç verici bir şey olabilir mi?

Gerçekten bir hiçsin! Freud’un bahsettiği nevrotik kimlik bunalımı tam olarak budur. Kendi kimliğini yaratamayan ruhsuzlar, sistemin kendilerine verdiği kimliklerle yaşamaya başlar. Ve sen, kahve dükkanlarının kölesi olmuşsun. Adını haykır, yoksa yoksun! Çünkü içi boş bir insansın ve tek kimliğin o bardağın üstündeki mürekkep lekesi kadar geçici.

Sosyal Medyada Var Olma Çabası: Zavallı Pozlar,Sahte Havalar

Aptal bir karton bardağı eline alıp poz verdiğinde, özgün olduğunu mu sanıyorsun? Ah, zavallı cahil! Aynı pozu, milyonlarca ruhsuz yaratık daha veriyor. Aynı kahve, aynı el hareketi, aynı ruhsuz gülümseme… Hepiniz birbirinizin çürük kopyalarısınız! Ve bu zavallı gösteriyi bir marifetmiş gibi sosyal medyaya atıyorsunuz.

Baudrillard’ın dediği gibi, çağımız simülasyon çağıdır. Siz ise bu simülasyonun en ucuz aktörlerisiniz. Gerçek bir birey değil, sahte kimliklerinizi sergileyen birer hayalsiniz. Kendinize gelin! Siz birer insan değil, birer algoritma kalıntısısınız. Sosyal medyada onay almak için var olan, sanal dünyanın çöpü!

Kahve Kadar Kişiliğin Var,O Da Soğuyunca Yok Oluyor!

Özgüvenini karton bir bardakta arayan zavallı! Senin kişiliğin, içtiğin kahve kadar bile değil. Kahve soğuyunca içilmez hale gelir, senin varlığın da tıpkı onun gibi yok olup gidiyor. Sadece içi boş, sahte bir kalıpsın. Kahven bittiğinde, kişiliğin de çöp kutusuna atılıyor.

Nietzsche, “Güçlü bireyler sürüden ayrılanlardır” der. Sen ise sürünün en silik üyesisin! Kahve bardağına yazılan isimle mutlu olan, ama ismini bile hak etmeyen bir zavallısın. Sen, tüketim sisteminin en kolay manipüle edilen figürüsün. Ve işin en acı yanı ne biliyor musun? Senin bundan haberin bile yok!

Bir Kahveyle Havalanıyorsun,Ama Hâlâ Ayakların Çamurda

İsminin yazdığı kahveyi eline aldığında kendini bir bok sanıyorsun, değil mi? Zenginmişsin gibi, önemli biriymişsin gibi hissediyorsun. Ama gerçek şu ki, o kahveye verdiğin parayı denkleştirmek için bile kırk takla atıyorsun. İster kabul et, ister etme: Sen, zavallı bir kölesin. Kapitalizmin en ucuz figüranı!

Marx’ın bahsettiği yabancılaşma tam olarak budur. Sen, kendi varlığına bile yabancılaşmışsın! Kendini isminin yazıldığı karton bir nesneyle tanımlıyorsan, zaten baştan kaybetmişsin demektir! O kahveyi içtikten sonra hayatına ne ekleniyor? Hiçbir şey! Aynı ezik, aynı kimliksiz, aynı zavallı sen!

Özgünlük Mü Dediniz? Burbirinizden Hiçbir Farkınız Yok!

Aynı kahve zincirine gidip, aynı bardaktan içen, aynı pozları veren sürü psikolojisine kapılmış kitleler… Ama hepsi kendini “farklı” sanıyor! Sizden daha büyük bir trajedi yok! Eğer gerçekten özgün olsaydınız, birbirinizin kopyası gibi görünmezdiniz. Aynı bokun lacivertisiniz!

Le Bon’un kalabalık psikolojisi tam da bunu anlatır. Kalabalık içinde bireysellik kaybolur, herkes bir diğerinin aynısı olur. İşte tam olarak böyle yaşıyorsunuz! Aynı kıyafetler, aynı telefonlar, aynı kahveler… Farklı olduğunuzu sanarak, en büyük sürünün içinde kaybolmuşsunuz. Kendinizi kandırmayı bırakın! Siz özgün falan değilsiniz, sadece daha pahalı çöp tüketen birer sistem kölesisiniz!

O Bardak Çöpe Atıldığında Senin de Kimliğin Bitiyor!

O kahve bardağını çöpe attığın an, sen de bitiyorsun! Çünkü senin tüm kimliğin, isminin yazıldığı o ucuz karton parçasına bağlı. Bir varmış, bir yokmuş! İşte senin hikayen bu kadar basit. Tüketildin, bitti, çöpe atıldın!

Kapitalizmin modern köleleri… Kahve bardağına isim yazdırmayı bir statü sanan aptallar! Siz bir hiçsiniz! Var olmak için bir baristanın sizi onaylamasına ihtiyaç duyuyorsunuz. Bundan daha alçaltıcı bir şey olabilir mi? Siz, sistemin en ucuz oyuncaklarısınız!

Son Damla: Seni Kimse Umursamıyor!

Ve işte gerçek! Seni kimse umursamıyor! Kahve bardağında ismin yazsa da, yazmasa da sen bir hiçsin! O kahveyi eline alıp sosyal medyada poz versen de, vermesen de kimse seni umursamıyor! Bütün bu sahte gösterinin tek amacı, senin kendini kandırman!

Ama biliyor musun? Ne yaparsan yap, her sabah aynaya baktığında aynı zavallıyı göreceksin. Ne kahve seni kurtarır, ne o bardağın üstündeki isim! Çünkü sen, içi boş bir kabuksun. Ve hayatın boyunca da öyle kalacaksın!

Şimdi tekrar soruyorum: Adını haykırmazsan var olabilir misin?

Cevap belli. Sen zaten hiç var olmadın!

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Elif Arslan dedi ki:

    Hakan bey, tüm yazılarınıza bayıldım! Ellerinize sağlık ne güzel yazmışsınız tün sosyal yozlaşmayı, zavallı ego balonlarını, gerçekdışı yanılgılı yaşamları…Çok okunsun dilerim.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...