Felsefe hakkında her şey…

Herakleitos Kimdir?

05.11.2019
17.227
Herakleitos Kimdir?

Efesli Herakleitos Anadolu’da Efes’te yaşayan Sokrates öncesi (Pre-Socratic) Yunan filozofudur. Herakleitos Efes’in yerlisidir ve babasının adı da Bloson’dur. Bu gibi detaylar dışında, Herakleitos’un hayatı hakkında pek az şey bilinmektedir. Herakleitos aynı zamanda Batı felsefe tarihinde dinamik bir felsefi sistem ortaya koyan ilk filozof olarak da bilinmektedir.

Herakleitos, felsefe tarihinin adından en çok söz edilen, en çok sevilen filozoflardan biridir.

Görüşleri, aralarında Hegel ve Marx gibi önemli isimlerin de bulunduğu birçok düşünürü etkilemiş, bunlar görüşlerini önemseyip kullanmış olsalar da belki de kullandığı kapalı üsluptan dolayı, onu doğru anlayamamış, doğru yorumlamamışlardır.

HERAKLEİTOS

Herakleitos, Ephesos’ta (Efes) doğup yetişmiştir. M.Ö. 540 ila 480 yılları arasında yaşadığı hesaplandığına göre, Herakleitos, Miletli filozoflardan daha gençtir.

Herakleitos, Ephesos’un aristokrat bir ailesinden gelmektedir.

Herakleitos, yazılarını ve konuşmalarını çok güç anlaşılır, karanlık bir üslup ile, özdeyişler biçiminde ortaya koyduğundan İlk Çağ’da ondan “karanlık Herakleitos” diye bahsedilmiştir.

HERAKLEİTOS’UN FELSEFESİ

Herakleitos’un düşüncelerini anlayabilmek için Eski Yunan felsefesinin en önemli sorun alanlarından biri olan değişim olgusuna odaklanmak gerekir.

Bilindiği üzere Yunan felsefesinin yöneldiği başlıca amaçlardan biri de “değişim” olgusunun özünü anlamaktı. Herakleitos’un felsefi görüşlerinin önemli bir kısmının doğadaki değişim olgusunun özünü ortaya koymak amacını güttüğü hatırdan çıkarılmamalıdır.

Herakleitos dendiğinde akla gelen bir diğer önemli şey de onun o ünlü “logos” öğretisidir. Bu öğreti, bir bütün olarak göz önünde bulundurulduğunda, yukarıda ifade edilen amaçla, yani doğadaki değişim olgusunu açıklamak amacıyla ilişkilendirilebilir.

Öğretinin detaylarına inildiğinde Herakleitos’un doğrudan ve çiğ bir doğa felsefesi yapmanın ötesine geçtiği ve logos öğretisinin, tipik Herakleitos okurlarının tüm öngörülerini aşan bir derinliği olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar aşağıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışılacaktır.

Not: Herakleitos’un felsefesi doğadaki değişim olgusunun özünü ortaya koymak amacını güder.

Bütün bunlar bir tarafa, Herakleitos’un görüşlerini doğru biçimde anlayabilmek için onun mizacını, hayat felsefesini iyi anlamak gerekir. Çünkü Herakleitos, felsefe tarihinde, teoriası (düşünceleri) ile hayatını birleştirmeyi, onları adeta özdeş şeyler hâline getirmeyi başarmış birkaç düşünürden biridir. Bu yüzden her şeyden önce hayat öyküsüyle ilgili bazı ayrıntılara odaklanmakta yarar vardır.

Herakleitos

Herakleitos

Not: Herakleitos theoria ile yaşayışı, yani düşünceleriyle eylemlerini özdeş hâle getirmeye çalışan ender düşünürlerdendir.

Herakleitos aristokrat bir aileden gelmekteydi. Sinirli bir mizaca sahipti ve ailesinin ilk çocuğuydu. Eski Yunan dünyasında ailenin ilk çocuğu mirasa hak kazandığı hâlde Herakleitos bu mirası geri çevirmiş ve tüm haklarını kardeşine devretmiştir. Bu elbette bugün birçoğumuza yadırgatıcı gelecek bir davranıştır. Fakat Herakleitos’a göre yaşam ya da zaman kimini kral yapar, kimini ise köle. Herkes buna razı olmalıdır.

Herakleitos’un yaşadığı dönemde sırf belli soylardan gelen aristokrat kişiler oldukları için zenginleşen sosyal sınıflarla geniş halk kesimleri arasında büyük bir siyasi mücadele dönmekteydi.

Aristokratlar soylu oldukları için yönetme hakkının kendilerinde olduğunu iddia ediyor, halk kalabalıkları ise toplumun geniş kesimlerine yönetime bir şekilde dahil olma hakkı tanıdığı için demokrasiyi savunuyorlardı. Kölelerinse demokratik düzende bile oy verme hakları yoktu.

Aristokratlar, sahip oldukları geniş toprakları satmaya yanaşmıyor, diğerleri ise bu toprakları almak için kavga ediyorlardı. Çünkü toprak sahipliği beraberinde doğal olarak birtakım siyasal haklar getiriyordu.

Herakleitos bu grupların her ikisinden de hoşlanmıyordu. Demokratları çok gürültülü buluyor, aristokratları ise fazla seviyesiz oldukları için eleştiriyordu. Bu tutumunun kuşkusuz evren düzenine yönelik görüşlerinde belli bir etkisi olmuştur ve bu etkiyi ortaya koymak azımsanacak bir şey değildir.

Öte yandan Herakleitos, doğrudan doğruya öğretici bir tarzda yazmayı da reddetmiştir. Bu yüzden onun metinleri pasif bir öğrenme süreciyle değil, aktif bir katılımla takip edilebilirler. Bu yüzden okur, Herakleitos’tan günümüze kalan parça yazıları (fragmanlar) yorumlamaya çalışırken muammalar çözen, herhangi bir anlama ulaşabilmek için kafasını her dem çalıştırmak zorunda kalan bir giz çözücü gibi hareket etmek zorundadır.

Herakleitos

Herakleitos

Şark kültürlerine özgü bu kapalı ve gizemli üslubundan dolayı onu peygamber olarak niteleyenler bile çıkmıştır. Fakat buradaki peygamber ifadesini Farsçadan dilimize geçmiş olan bildik anlamıyla ele almamak gerekir.

Yunan dünyasında elbette peygamber gibi bir sözcük yoktu fakat peygamberlerin yerini tutacak büyüklükteki din adamlarının maniaya sahip insanlar oldukları düşünülmekteydi.

Mania tanrısal bir vecd hâlinde kendinden geçmek anlamında kullanılmaktaydı ve mania hâlinin bir tür büyülenme olduğu düşünülmekteydi. Tamamen Eski Yunan kültürüne dayanan bu olgu öylesine önemsenmekteydi ki Eski Yunan’da maniası olmayan bir insanın yüksek hakikatlere varma yetisinden mahrum olduğu düşünülmekte ve bu tür insanlar genelde bilgi ile ilgili konularda hor görülmekteydi.

Bugün bazı felsefe tarihçileri Herakleitos’un sara hastası olduğunu iddia etmekte ve saralı insanlarda da bu tip kendinden geçme durumlarının görülebildiği gerçeğinden yola çıkarak Herakleitos’un eserlerine damgasını vuran mania özelliklerini biyolojik esaslı bir hastalıkla açıklamaya çalışmaktadırlar.

Not: Eski Yunan geleneğinden gelen mania, Tanrısal bir vecd ile kendinden geçme hâlini ifade eder ve daima bir tür büyülenme olarak görülürdü.

Bunun yanı sıra Herakleitos’un bazen “ağlayan filozof” olarak da anıldığı görülür. Çünkü kendisi koparılıp atıldığı, uzaklaştırıldığı bir ülkeye, varlık ülkesine gitmeye, daha doğrusu dönmeye çalışan bir insanın hüznü ile düşünmüş ve yazmıştır. Bu yüzden eserlerine tam bir melankolinin hâkim olduğu söylenir.

Yaşama karşı genel tutumunu anlamaya çalıştığımızda, onun, insanların kurtuluşunun, içinde bulundukları koşullara tevekkül etmelerinden geçtiği düşüncesine dayanan bir yaşayış biçimini savunduğunu görmekteyiz.

Bu yaşayış biçiminin detaylarına dikkat kesildiğimizde bedensel hazlardan uzak durulmasını öneren bir insan çıkmaktadır karşımıza. Belki de bu özelliğinden dolayı kendisine budala denmiştir.

Savunduğu bu genel yaşayış ilkesine uygun yaşadığı ve agoradaki zenginleri, bedensel şeylere olan aşırı düşkünlükleri nedeniyle sık sık aşağıladığı bilinmektedir.

Tüm bu görüşleri ve yaşayış özellikleriyle döneminde birçok kişi tarafından deli olarak nitelenmiştir. Tarihsel kaynakların aktardığı bir rivayete göre o dönemde yaşayan bir deliye Herakleitos adı takılmış ve Herakleitos’un cismani varlığı bazen bu deli insanınkiyle karıştırılmıştır.

Herakleitos

Herakleitos

Herakleitos’un Yaşamının ve Felsefesinin Genel Hatları

Herakleitos’un felsefi görüşleri büyük ölçüde doğadaki değişim olgusunun özünü ortaya koymayı amaçlar. Onun ünlü logos öğretisi temelde bu amaçla ilişkilidir. Fakat o, bu logos öğretisini aynı zamanda ideal bir insan yaşamı için de teorik temel hâline getirmeye çalışmış, böylece teori ile yaşam pratiğini özdeşleştirmeyi amaçlamıştır.

Aristokrat olduğu hâlde ailesinden kalan serveti reddetmiş, gerçek soyluluğun aile ya da servet esasına dayanmadığını, düşünsel bir soyluluk olduğunu düşünmüştür.

Doğrudan öğretici bir tarzda yazmamış, aktif bir bilgisel katlımı yeğlemiştir. Fragmanları bulmacavari bir tarzda yazılmış, sözlerine damgasını vuran mania özelliklerinin sara hastalığından kaynaklandığı söylenegelmiştir.

Bazen ağlayan filozof olarak da anılır çünkü koparılıp atıldığı bir uzak ülkeye, varlık ülkesine gitmeye özlem duyan birinin melankolisiyle yazmıştır.

İnsanların kurtuluşunun içlerinde bulundukları duruma tevekkül etmelerinden geçtiğini savunmuş, hazlardan uzak duran yaşayışı nedeniyle deli olarak da nitelenmiştir.

İlgili konular:

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı; Felsefe Tarihi; Prof. Macit Gökberk; Remzi Kitabevi

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 3 YORUM
  1. Mete dedi ki:

    Gerçekten de onla ilgili herşeymiş 🙂 . Wkipedia’ya bin basar.

    1. Azize dedi ki:

      Haklısın mete sana katılıyorum

  2. Azize dedi ki:

    Gerçekten de çok fazla zorlukları geride bırakmış ve kendinden söz ettirmeyi başarmış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...