Felsefe hakkında her şey…

Platon’un Gençlik Yılları ve Diyalogları

11.11.2019
2.519

Platon M.Ö. 427 yılında doğduğuna göre, doğum yılı Atina ile Isparta arasında hemen hemen otuz yıl süren (M.Ö.431-404) Pelaponnes Savaşlarına rastlamaktadır anlamına gelir.

Platon’un ait olduğu ailenin sosyal düzeyi, aldığı öğrenim ve eğitim dikkate alınınca, kendisi için en doğal meslek alanının siyaset olması gerekir. Ancak o siyasal yaşama heveslenmemiştir. Bunun da sebebi gençlik yıllarının savaş içinde geçmesi ve demokrasi yönteminden hoşlanmamasıdır. O dönemde Atina bir Halk Meclisi tarafından yönetiliyordu ve bu meclis usta demagoglar tarafından kolayca oyuncak durumuna getiriliyordu. Platon böyle bir yönetime sürekli karşı çıkmıştır. Atina’nın ünlü devlet adamlarının dış gösterişe, şatafata önem verdiklerini, halkın manevi değerlerini tamamen unuttuklarını eserlerinde dile getirmiştir. Atina Pelaponnes savaşları sonunda yenilmiş, Isparta’nın korumasında olan bir aristokrat yönetim iktidarı ele geçirmiştir. Yöneticilerinin içinde yakın akrabalarının da bulunduğu aristokrat iktidara Platon’un yardımcı olması çok doğaldır. Ancak Platon bu yönetimin izlediği adaletsiz ve baskıcı politikası nedeniyle, demokratik yönetimden farklı olmadığı sonucuna vardı. Bu nedenle yeni baştan özel yaşamına döndü. Nitekim bu yönetim kısa bir süre sonra devrildi. Yerini ılımlı bir demokratik yönteme bıraktı. Platon bu yeni dönemde de siyasal etkinliklerde bulunmak istemiş, fakat bu kez de Sokrates’in idam işine karışmak zorunda kalmıştır.

Hocası Sokrates‘i idam eden bir hükümet ile Platon’un iş birliği yapması olanaksızdı. Bu olaydan sonra Platon siyasal bir etkinlikte bulunma hevesini tam olarak terk etmiştir. Doğal siyasal yaşam, onun yine ilgi alanı olmaya devam etmiştir. Ancak bu ilgi, yalnızca teorik alanla sınırlı kalmıştır. Gerçi Platon ideal bir devlet plânı belirlemiş, fakat bu ideal devletin kendi ülkesinde uygulanabileceğine hiçbir zaman inanmamıştır. Öte yandan, doğup büyüdüğü kente karşı kavgayı sürdürmeyi de doğru bulmamıştır.

Platon bir yandan siyasete girmek için uygun bir ortam bulamamış, öte yandan bu alanda bir kavgaya taraf olmak istememiş, bu nedenle Atina’da etkin siyasetten uzak bir yaşamı tercih etmiştir. Buna karşı Syrakus’ta Dion ile kurduğu yakın dostluk, kendisinin orada etkili siyasal rol oynamasına olanak sağlamıştır. Ancak Platon Syrakus’taki siyasal girişimlerinde başarılı olamamıştır. Kral onu tehlikeli bir yenilikçi gibi davrandığından tutuklamış ve ülkesinden koymuştur. Atina’ya dönerken yolda uğradığı Aigina kentinde, Aigina ile Atina savaş durumunda oldukları için esir alınmış ve köle olarak satılmıştır. İyi bir rastlantı sonucu kendisini Kyreneli bir filozof satın almış ve Atina’ya dönmesini sağlamıştır. Sonradan Platon, Kyreneli filozofa kendisini satın alırken ödediği parayı geri vermek istemişse de o bu parayı geri almamıştır. Platon da bu geri alınmayan para ile ünlü “Akademi“sini kurmuştur.

Daha sonraları Platon yine siyasal etkinliklerde bulunabilme ümidiyle Syrakus’a iki gezi daha yapmış, ancak bu iki gezi de ümidinin gerçekleşmesine yetmemiş, Syrakus’u yeniden terk etmek zorunda kalmıştır. En sonunda bir gün dostu Dion, Syrakus’a tek başına hükümdar olunca, Platon hiç değilse dostunun kendi düşüncelerini gerçekleştirmesini ümit etmiş, ancak dostu bir akademi öğrencisi tarafından öldürülmüştür. Ola ki bu acının etkisiyle Platon bildiri niteliğinde bir yazıyı kaleme almıştır, Platon’un  “Mektuplar”ından yedincisi olan bu mektup, Dion’u öldürerek iktidarı ele geçirenler için yazılmıştır. Bu mektubunda Platon Syrakusa’nın yeni yöneticilerine şimdiye kadar Syrakusa’da izlenen siyasal metotların artık terk edilmesini salık verir. Artık idamlardan, yendikleri insanlara işkence yapmaktan vazgeçilmeli, yargıcı da tutukluyu da aynı derecede koruyan yasaların geçerli olduğu bir yönetim kurulmalıdır. Herkesin çıkarlarını gözeten yasalar kişilere güven verebilir ve bir süreklilik sağlayabilir. Bu düşünceler, Platon’un son yapıtı olan “Nomoi” (Yasalar)’nın temelini oluşturur.

Platon bu gezilerinden döndükten ve bir daha siyasete karışmamaya karar verdikten sonra kendini tümüyle eğitim çalışmalarına ve yazı yazmaya vermiştir.

Platon Akademi’de hocalık yaparken sürekli yazmıştır. Kendisinden önceki filozofların yapıtlarından ancak pek azı bize kadar ulaşabilmiştir. Oysa Platon’un yapıtları konusunda çok mutlu bir durumdayız. Çünkü bunların hemen hemen tamamı bize kadar ulaşmıştır. Ancak Platon’un yapıtları arasına sahteleri de karışmıştır. Platon’un yapıtları arasında sahtelerinin de bulunduğu daha İlk Çağ’da bile anlaşılmıştır. Bu nedenle de bize kadar gelen yapıtların içinde hangileri gerçek, hangileri sahtedir sorunu ortaya çıkmıştır. Ayrıca yapıtların tarih sıralanmasında da sorun vardır. Kullanılan bazı ölçütler yardımı ile bugün bu iki sorunda hemen hemen uzlaşma sağlanmıştır. Söz gelişi Platon’un öğrencisi olan Aristoteles’in bu yapıttan söz etmesi, sağlam bir kanıt sayılıyor. Böyle bir yapıtın gerçekliğinden kuşku duyulmaz. Yapıtın yazıldığı tarih konusunda da Aristoteles’in tanıklığı, en güvenilir kanıt sayılıyor. Söz gelişi Aristoteles bize “Yasalar” adlı yapıtın Platon’un en son yapıtı olduğunu bildiriyor. Ayrıca bu yapıtta, doğal olarak, Platon’un yaşlılık dönemine ait dili bulmak olasıdır. Söz gelişi yapıttaki anlatım dilini bir ölçü olarak alıp, öteki son dönem yapıtlarını da belirlemekte kullanabiliriz. Platon’un bir yapıtında, başka bir yapıtından söz etmesini de, sözünü ettiği yapıtının daha önceden yazılmış olduğunun kanıtı sayabiliriz.

Platon’un yapıtlarının hemen tamamına sahibiz. Yalnız bunların arasında doğrudan Platon’un kaleminden çıkmamış olan bazı yapıtlar da bulunmaktadır. Acaba Platon’un gerçek yapıtları hangileridir? Bu tartışma kadar, hatta bundan da önemlisi; “yapıtların yazım tarihlerine göre sıralanması nasıldır?” sorunudur. Çünkü yapıtların yazım tarihlerini doğru olarak bilirsek, Platon’daki düşünce gelişimini saptayabiliriz. Platon’un yapıtları dil, deyiş ve içerik yönünden incelenmiş ve inandırıcı bazı sonuçlara da ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlara dayanarak, Platon’un yapıtlarını dört kümede toplamak alışkanlık olmuştur.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı, Ernst von Aster’in Ders Notları

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...