Felsefe hakkında her şey…

Gautama Buddha (Gotama Buda) Kimdir?

05.11.2019
6.409

Gotama Buda, MÖ 563-483 arasında Hindistan’da yaşadığı tahmin edilen ruhani öğretmen ve Budizm’in kurucusu. Doğduğunda adı Sidarta Gotama’dır. (Sanskrit; Pali: Siddhāttha Gotama). Prens Sidarta ya da Śākyamuni (Sakya kabilesinden gelen bilge) adlarıyla da anılır.

Budistler tarafından tüm dünyada Buda olarak kabul edilir. Sanskritçe’de “uyanmış kişi” anlamına gelen Buda, peşine düştüğü yaşam ve ölümün ardındaki gerçeğin arayışı sonucu Sidarta Gotama’da oluşan ruhani aydınlanmayı anlatmak için kullanılan bir unvandır.

Başka dinlerde de kutsal bir figür olarak kabul edilir. Kimi Hindu metinlerde insanları Vedik dinden soğutmaya çalışan tanrı Vişnu’nun avatarı olarak betimlenmiş, Bahailik’te ise bir peygamber sayılmıştır.

Sidarta, ailesinin ona verdiği bir isimdir. “Amacına ulaşmış” demektir. Gotama ise, Buda’nın mensup olduğu ailenin ismidir. Gautama, Shakyamuni (Pali’deki Shakya’nın bilgesi), olarak da bilinir.

Buda olarak bilinen Sidarta Gotama, Tathagata (kusursuz bilgeliğe ulaşmış kimse) olarak da anılır.

Doğum ve ölüm tarihleri kesin değildir. MÖ 563 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Ancak yapılan yeni araştırmalar bu tarihi değiştirmiştir. Elde edilen bu yeni bilgilere göre; Siddharta tahmin edilen tarihten on yıl, belki de yüz yıl sonra doğmuştur. 20. yüzyıl bilimadamlarının çoğu İsadan Önce ö. 560 d. 483 tarihlerini uygun bulurken, ölümü için 410 ile 400 yıllarını öneren tarihçiler de bulunmaktadır[1][2]. Bir rivayete göre; Siddharta’nın Hindistan’ın kuzeydoğusunda bugünkü Nepal sınırının yakınlarında yer alan Lumbini’de doğmuştur. Nepal sınırının yakınlarında Kapilavastu şehrinde hüküm süren Sakya hanedanınına mensuptur.

Babası Suddhodana (bugünkü Hindistan – Nepal sınırları içinde bulunur) Şakya kabilesinin kralıdır. Buda’nın kral olan babasının saray törenlerinin ihtişamlı ve abartılı olması, muhtemelen asil bir aileden gelmelerinden kaynaklanmaktaydı. Annesi Maya ve babası Suddhodana, ona “amacına ulaşan” anlamına gelen “Siddharta” ismini verdiler. Lakabı “Shakyamuni” ise kökenini belirtir ve “Shakya ailesinden gelen” anlamını taşır. Siddharta’nın doğumundan sonra onun, dünyaya egemen olacak veya acı dolu dünyaya bilgelik getirecek kişi olacağı tahmin edilmiştir.

Sidarta Gotama her şeye sahip olduğu, dünyadaki tüm sorunlardan uzak kaldığı bir sarayda yaşamıştır. Babası, oğlu Siddharta’nın ondan sonraki kral olmasını istemiş, oğlunun sokaklarda yaşlılığı, hastalığı ve ölümü görmemesi için kraliyet sarayından uzaklaşmasına fazla izin vermemiştir.

Sidarta Gotama, Hint Tanrısı Brahma’ya hayatının sonuna kadar, kendini insanlığı acıdan kurtarmaya adayacağına söz vermiştir. Nedeni ise 29 yaşındayken hayatın gerçekte ne olduğunun,zenginliğin, lüks hayatın hiçbir mutluluk getirmediğinin, insanların yaşadıkları acıların ve önceki hayatının ne kadar anlamsız olduğunun farkına varmış olmasıdır.
Efsaneye göre; bir keşiş ateşli hastalığı ve çürümekte olan bir cesedi görmüş ve bunun üzerine tüm bu acılara çıkış yolu bulmaya karar vermiştir.(Aslında Buda’nın hayatında efsaneleri gerçekten ayırmak çok zordur.)

Siddharta Buda 29 yaşındayken tek oğlu Rahula’nın doğumundan kısa bir süre sonra, çocuğunu, karısı Yasodhara’yı ve şehrini terk edip çilenin ve acıların kurtuluş yolunu aramaya koyulmuştur.

Altı yıl boyunca Ganj vadisinde çilekeşler gibi dolaşmış, ünlü din eğitmenleriyle (adamlarıyla) bir araya gelmiş, onların yöntemlerini takip etmiş, çalışmış ve çilecilik öğretilerini sıkıca uygulamıştır. Fakat belli bir süre sonra bu dinlerin ve bilgilerinin onun amacına yönelik olmadığını anlayarak vazgeçmiştir. Onları bıraktıktan sonra, öncelikle derin düşünme (Meditasyon) teknikleriyle kendi yolunu aramaya başlamıştır. Diğer din öğretilerinin aşırılığını önlediği için bu durumu “orta yol” şeklinde tanımlamıştır.

Siddhartha Gautama’nın ölümünden sonra, hayat hikâyesi öğrencilerinden oluşan Sangha Topluluğu tarafından derlenmiş ve çok uzun bir süre sözlü olarak aktarılmıştır.

Lumbini, Budizm’in kurucusu Siddhartha’nın doğduğu yerdir. Bugünkü Nepal sınırı yakınlarında bulunmaktadır (Rupandehi Bölgesi). Himalaya’nın eteklerinde ve Hindistan’ın kuzeydoğusunda yer almaktadır. 1896 yılında yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu bulunmuştur. Burada bulunan en önemli kalıntı, MÖ 245 yılında Budist Kral Ashoka’nın yaptırdığı 6,5 m yüksekliğindeki dikili taştır. Bu dikili taşta yazılanlar Hintçe ve Magadhi dilinde şu şekilde ifade edilmiştir:

“Budist Kral Devanampiya Piyadasi (Ashoka), taç giydikten 20 yıl sonra buraya geldi ve Sakya kabilesinden olan Buda burada doğduğu için hayranlığını dile getirdi. Bu yüce insanın burada dünyaya gediğini gösteren bir dikili taş yaptırdı. Lumbini halkından vergi almadı ve doğal kaynaklardan alınan payı sekizde bire düşürdü”. (Hindular, “Durga Puja” bayramında özellikle önem verdikleri tanrılarının heykellerini yaparlar. Onların günahlarını aldıklarına inanırlar. Bu heykelleri Ganj Nehri’ne veya bu nehir gibi kutsal sulara atarlar.)

Gotama, Sakya kabilesindendir. Bugünkü Nepal sınırı yakınlarında bulunan Kapilavastu şehrinde hüküm süren kral Shuddhodana ve kraliçe Mahamaya’nın oğludur. Askeri ve yönetici sınıf olan Kshatriya (Kast sistemi) ailesine mensuptur.

Siddhartha’nın doğumundan önce, annesinin onu rüyasında beyaz bir fil şeklinde gördüğü söylenir. Daha sonra Siddhartha, Lumbini’de dolunaylı bir gecede doğmuştur. Birçok Hindistan ülkesinde Vesak Bayramı kutlanmaktadır. Bu önemli Budist Bayramı’nda Siddhartha’nın yaşamından üç önemli olay anılmaktadır: Siddhartha’nın doğumu, Budizm’e başlaması ve Nirvana’ya ulaşması.

Bir kâhin, kral Shuddhodana’ya oğlunun ya çok büyük bir kral ya da çok büyük bir bilge olacağını söyler. Shuddhodana, oğlunu kral olarak yetiştirmek istediği için ona din dersleri verdirtmez. Ancak daha çocukken Siddhartha olağanüstü yetenekli ve çok zeki olduğunu gösterir. 16 yaşındayken Prenses Yasodhara’yla evlenir. Yaşadığı ve ileride başına geçeceği yeri görmeden sarayda yıllarca yaşar.

Kapilavastu, Siddhartha Gautama’nın gençlik yıllarını geçirdiği yerdir. Burada Yashodra ile evlenmiş ve oğlu Rahula dünyaya gelmiştir. Bir gün Kapilavastu’yu gezen Siddhartha, daha önce hiç bilmediği bazı kavramlarla karşılaşmıştır: Yaşlılık, hastalık ve ölüm. Daha sonra Kapilavastu’yu Budistler için hac yeri ilan etmiştir. 29 yaşında acılardan kurtulmak ve aydınlığa kavuşmak için buradan ayrılmış ve yollara düşmüştür.

Fa-hsien, 5.yy. da yaşamış Çinli Budist, keşiş ve gezgindir. Kapilavastu’yu “boşluğun ve yalnızlığın muhteşem bir manzarası” olarak nitelendirmiştir. Burası birkaç keşişin ve en az iki ailenin yaşadığı, aslan, beyaz fil gibi tehlikeli hayvanların olduğu bir yerdir. Fa-hsien, geleceğin Budası’nın keşfedildiği Sakya sarayına, annesinin geleceğin Budası’nı doğurduğu ve banyosunu yaptırdığı Lumbini bahçelerine gidip görmüştür. Buralar az bilinen yerlerdir. Ayrıca tepeler, Stupa’lar (Budistlerin ibadetlerini yaptıkları yer) ve diğer kalıntılar Budizm’in eski zenginliklerinin kanıtlarıdır.

Budist kral Ashoka, MÖ 3. yüzyılda Nepal’i ziyaret etmiştir. Orada bir Stupa ve dikili taş yaptırmıştır. Yapılan kazı çalışmalarıyla Stupa’lar, manastır evler ve havuzlar gün yüzüne çıkartılmıştır. Yıldırım düşmesi sonucu ikiye bölünen Ashoka Sütunu 1896 yılında bulunmuştur. Lumbini’ye gidip görülebilir. Son yıllarda Lumbini’nin yakınlarına Tibet ve Theravada manastırları inşa edilmiştir. Bu manastırlar, hac merkezine uzaktır. Ancak dört ana Budist hac sitelerinden bir olan Lumbini, eski önemini yeniden kazanmıştır. (İngiliz arkeologlar, Nepal’de yaptıkları kazı çalışmaları sonucunda Kapilavastu’nun yerini bulduklarını iddia etmektedirler.)

Kapilavastu, Hindistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Nepal ve Nepal yakınlarındaki Lumbini’de yer almaktadır. Bu tarihi yer, turistlerin akınına uğramaktadır. Bu turist akını, Kapilavastu’daki tarihi sarayın bu dünya ile öteki dünya arasında bir sınır olup olmadığı konusundaki tartışmalara da bir açıklık getirmektedir.

Gotama, bu varlığa rağmen yine de memnun değildir. 29 yaşında, oğlu Rahula’nın doğumundan hemen sonra tasasız bir hayat geçirdiği saraydan ayrılır ve gezmeye başlar. Önce hayatın gerçek yüzüyle tanışır. Rivayete göre; sakat, yaşlı bir adamla, hasta biriyle, bir cesetle ve bir dervişle karşılaşmıştır (“Dört Gerçek”). Siddhartha, bu gerçekleri -yaşlılık, hastalık, ölüm ve acıyı- hayatın ayrılmaz parçaları olarak görmüştür. Diğer yandan refahın ve zenginliğin hiçbir faydasının olmadığını anlamış ve gerçeği aramaya karar vermiştir.

Her şeyi arkasında bırakmış ve münzevi bir hayat yaşamaya başlamıştır. İki önemli bilge kişi Alara Kalama ve Udaka Ramaputta’nın öğrencisi olmuştur. Onlardan yoga ve meditasyon yapmayı öğrenmiştir. Ganj vadisinde altı yıl geçirmiş; ancak orada ne iç huzuru ne de aradığı cevapları bulabilmiştir. Oruç tutmuş; ama bunun da bir kurtuluş yolu olmadığını fark etmiştir. Bu yüzden geleneksel dinleri ve onların yollarını denemeyi bırakmış ve kendini meditasyon yardımıyla bulmaya çalışmıştır.

Siddhartha, dolunaylı bir gecede Bodhi ağacının (incir ağacı) altında meditasyon yaparken aydınlığa ulaştı. O zaman 35 yaşındaydı. Böylece nefret, hırs ve cehaletten arındı ve uyandı.
Uyandıktan sonra Benares (bugünkü Sarnath) yakınlarında yer alan Isipatana’daki geniş vahşi ormanda beş keşişten oluşan bir gruba ilk öğreti sohbetini yaptı. Bu beş kişi, Budist Keşişler Topluluğu’nun (Sangha) ilk üyeleriydi. Siddhartha, Hindistan’ın kuzeydoğusunda 45 yıl boyunca “orta yol” u öğretmeye çalışmış, her kesim önünde konuşmuştur. Hiçbir şekilde sınıf ayrımı yapmamıştır. Kadın-erkek herkes onun öğrettiklerini anlamaya ve onun yolundan gitmeye çok istekliydi.

Sonunda bir gün, Hindistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Body-Gaya’daki Neranjara Nehri kıyısında Bodi (incir) ağacının altında otururken ilham gelmiştir, böylelikle Buda “Uyanmış” olur. Siddharta Guatama bu sırada 35 yaşındadır. Bodhi ağacı “bilgelik ağacı” olarak sayılır.

Uyanıştan sonra Buda Guatama, Isipinata’da (günümüzdeki Sarnath) Benares (Ganj nehrinin de içinde bulunduğu, Hindistan’daki kutsal şehir) yakınlarında, “Beşli Askete” (Asket: İnzivada her türlü beşeriyetten arınan) gruba ilk öğretisini anlatır.

Bu beş Askete Budist Manastır Topluluğunun (Sangha) ilk dervişleridir. Siddharta Guatama 45 yıl boyunca her gün, kadın erkek tüm halka, krallara ve köylülere, kendilerini dine adayanlara Brahman’lara, dinden uzaklaşanlara, borç verenlere, dilenenlere, azizlere ve hırsızlara bilgi vererek onları aydınlatmak için hep öğretilerini anlatmıştır.

Gotama’nın ölümünden Mahaparinibbana Sutta isimli eski kayıtlarda şu şekilde bahsedilir: Buda, son seyahati için yola koyulduğunda 80 yaşındadır. Öğretilerini dinlemek isteyen müritleri ona eşlik ederler.

Bir hikâyede (muhtemelen bir efsanede) ölümünden kısa bir süre önce keşişlerin önünde nilüfer çiçeğinin Buda’nın elinde nasıl açtığı anlatılır. Bu durum karşısında Mahakasyapa’nın dışında diğerleri şaşkındır. O, sadece gülümser. Bu, onun diğerlerinden ne kadar farklı olduğunu gösterir. Bu yüzden Buda, bütün bilgeliğini ve ruhunu Mahakasyapa’ya devrettiğini söyler. Bu hikâye aynı zamanda Zen Budizm’inin efsanevi kuruluş hikâyesidir. Efsaneye göre, Guatama 80 yaşında Kushinagar’da (günümüzdeki Hindistan başkenti Uttar Pradeş) yediği bozuk bir yemekten zehirlenerek dizanteriden ölür.

Onun bilgeliği kendi öğrencileri tarafından, sözlü olarak yayılmış ve ölümünden yaklaşık 200-300 yıl sonra da yazıya dökülmüştür.

Sidarta Gotama, Kushinagar’da bir kasabada ölür ve Paranirvana’ya ulaşır. Buda’nın son sözleri şöyledir: „Ey keşişler, size söylüyorum: Her olgu, bir gün yok olmak zorundadır. Bu yüzden yorulmadan savaşın.“ „Olgu“ kavramı diğer çevirilerde „bileşik şeyler“ olarak verilmiştir.

Buda, ölümünden kısa bir süre önce kuzeni ve en yakın müridi Ananda’ya şöyle demiştir: „Sana daha önce de söylemedim mi Ananda? Sevdiğimiz her şeyden bir gün ayrılmamız gerekir. Doğan her şeyin bir gün yok olmaması mümkün müdür? Mümkün değildir, Ananda.

Sidarta Gotama, Hindistan’daki (günümüzde de hala var olan) kast sistemini, sosyal gruplar arasındaki sınıf ayrımını kabul etmez. Öğrettiği bilgi yolu, onlar anlamaya istekli olduğu sürece bütün kadın ve erkeklere açıktır.

Siddhartha Gautama hakkında neredeyse tüm bildiğimiz ölümünden yüzyıllar sonra takipçileri tarafından yazılan ve ayrıntılar bakımından pek çok farklılıklar gösteren biyografilerinden öğrendiklerimizdir.

M.Ö. 563-483 arasında Nepal’de doğup Hindistan’da yaşadığı tahmin edilir. Doğduğunda adı Sidarta Gotama olan Buddha, yaygın bir dini inanış olan Budizm’in de kurucusudur. Prens Sidarta ya da Śākyamuni (Sakya kabilesinden gelen bilge) adlarıyla da anılır.

Soylu ve zengin bir aileden geldiği tahmin edilen Buddha, klan lideri olan bir babanın çocuğudur ve yüksek ihtimalle lüks içinde üst düzey ve ayrıcalıklı bir hayat sürmüştür. Ancak bundan tatmin olmayarak manevi bir yol bulmak amacıyla karısıyla oğlunu terk eder ve duyusal zevkler ile çilecilik arasında bir “orta yol” keşfeder. Bir bodhi ağacının gölgesinde derin düşünmeye dalmışken aydınlanmaya ulaşır ve hayatının geri kalanı Hindistan’da seyahat ederek vaaz vermeye adar. Ölümünden sonra öğretileri 400 yıl kadar ağızdan ağza nakledilerek “Tipitaka” adıyla yazıya dökülür.

Yunanistan’da filozoflar mantığı kullanarak evreni inceliyor ve Çin’de Lao Tzu ve Konfüçyüs, etiği dini dogmalardan ayırıyorlardı. Vedizmden doğan bir din olan Brahmanizm, M.Ö. 6. yüzyılda Hindistan alt kıtasında egemen olan bir dini inançtı ve Buddha da bu dini öğretilere felsefi düşünce ile meydan okuyan ilk kişi olarak karşımıza çıktı.

Buddha’ya bilgeliği nedeniyle Budistler tarafından saygı gösterilse de o ne bir Mesih ne de bir peygamber olarak görüşmüştür. O, Tanrı ile insan arasındaki bir aracı gibi hareket etmemiştir. Fikirlerini Tanrısal vahiylerle değil, akıl yürütme ve mantık ile insanlara ulaştırmış, bu da Budizm’i, bir dini anlayış olduğu kadar bir felsefe akımı olarak da ortaya çıkarmıştır.

Ayrıca bakınız:

Buddha için dört soylu gerçeklik
– Buddha öğretisinde orta yol nedir?
– Buddha öğretisinde sekiz aşamalı yol ve nirvana

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

 

 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...