Felsefe hakkında her şey…

Francis Bacon’ın Yöntem ve Bilgi Anlayışı

04.11.2019
12.427

Rönesans’ın sonlarına doğru gerçek modern düşüncenin öncüsü olan isimler ortaya çıktı ve bunların başlıcalarından biri de Yeni Çağ’da özerk felsefi düşünüme önemli katkıları olan Francis Bacon idi.

Bacon’ın bilime ve bilimsel konulara büyük bir ilgisi vardı: Rönesans sonları ve Yeni Çağ başlarında, modern bilimin yöntem anlayışına kuramsal düzeyde katkı sağlayanların başında gelir. Yöntem ve bilgi üzerine ana kitabı Novum Organum (Yeni Organon) adını taşır. Bilimsel bilginin toplum yaşamındaki yararlı sonuçlarına yer veren Nova Atlantis (Yeni Atlantis) isimli bir başka önemli yapıta imza atmıştır.

Ayrıca bilimsel gelişmelerin toplum yaşamında ortaya çıkardığı teknolojik gelişmelere ve kolaylıklara değinen De Dignitate et Augmentis Scientiarum (Bilimlerin Değeri ve Çoğalıp Büyümeleri Üzerine) adlı bir yapıtı daha vardır. Novum Organum, doğa bilimlerinde tümevarım yönteminin nasıl uygulanması gerektiğini gösteren ve Bacon’un kendi tümevarım anlayışını gözler önüne seren bir yapıttır.

Bacon’un Bilgi ve Yöntem Konusuna Genel Bakışı

Bacon geleceğin insan dünyasının bilim yoluyla aydınlanacağını sezmişti. Ona göre yaşamda bilgi önemliydi. Onun ünlü deyişiyle “bilgi güçtür.” Buradaki bilgi, bilimsel bilgiden başkası değildir. Çünkü bilimsel bilgi doğanın işleyişini bilmemizi sağlar ve bu da doğa olaylarını kontrol altına almayı kolaylaştırır. Yani “bilmek doğaya egemen olmaktır.” Ancak doğa olaylarını, doğadaki işleyişi keşfedebilmek kolay değildir. Bu konuda doğaya değgin bölük pörçük çalışmalar yapmakla bir yere varılamaz.

Doğadaki bilinmezlikleri sistematik bir biçimde sıralı, güvenilir adımlarla çözümleyebilmek için doğanın yapısına uygun gelen, bilinçle seçilmiş, oluşturulmuş bir yöntemimiz olmalıdır. Sağlam bir yöntemimiz olmadıkça bilimsel çalışmalar yavaş ve rastlantısal olmaya mahkûmdur. O güne dek gerçekleştirilen bilimsel buluşların, bilim insanlarının ussal yapılı bir yöntemi uygulamalarına bağlı olarak değil de, adeta rastlantısal olarak gerçekleştiğini öne sürmektedir. Fakat rastlantısal olarak nereye dek gidilebilir? Bu nedenle bilimsel çalışmalarda rastgele ve bireysel yöntem anlayışlarıyla değil, ussal yapılı bir bilimsel yöntemle çalışılmasının zamanı gelmiştir.

Bacon’a göre bu ussal yapılı bilimsel yöntem tümevarımdır (induction). Şimdiye dek işbaşında görünen yöntem anlayışını eleştirerek işe başlar. Bu da tümevarımın tam tersi olan tümdengelim (deduction) yöntemidir. Yüzyıllardan bu yana bunun en belirgin örneği olarak Aristoteles’in tasım (kıyas) yöntemi sanki bir buluş yöntemi imiş gibi gösterilmiştir.

Oysa bu yöntemle doğadaki olaylara değgin yeni buluş, yeni bir açıklama ortaya konabildiği söylenemez. Çünkü bu yöntemin yapısı doğa araştırmalarına uygun değildir. Tümdengelimde öncül görevi gören genel ve tümel nitelikli önermelerde içerilen bir fikir sonuç olarak ortaya konur. Bu nedenle ulaşılan bu sonuç yeni bir buluş ortaya koymaz; sadece zaten bilinen bir şeyi daha açık ve seçik bir hale getirerek gözler önüne serer. Bu nedenle bu yöntem çözümleyici bir yöntemdir; yeni bulgulara ulaştıran bir yöntem değildir. Şu halde, yapısı gereği, tek başına doğa bilimlerinde yeni buluşlar yapmaya uygun bir yöntem değildir.

Tümdengelime yönelik yaptığı bu eleştirilerde Bacon haklıdır. Ancak aynı eleştiriyi Galileo da kesin bir dille ortaya koymuştur. O dönemde doğabilimsel yöntem araştırması yapan kişiler öncelikle Aristotelesçi klasik yöntem anlayışını- tümdengelimsel kıyas yöntemini eleştirerek işe başlamaktadırlar. Bu nedenle Bacon, doğa bilimlerinde tümdengelimin zıttı olan tümevarımı yeni buluşlara götüren bir yöntem olarak düşünmüştür. Aslında bunların ikisi de tek başına yeterli değildirler, olsalar olsalar Galileo’da gördüğümüz gibi genel bir bilim yönteminin birer segmenti olabilirler. Oysa Bacon doğa bilimlerinin yöntemi olarak sadece tümevarımı düşünmüştür. Bacon’un yöntemindeki eksiklikleri, onun tümevarım anlayışıyla ilgili açıklamalarımızın sonunda daha iyi görmüş olacağız.

Bacon’a göre bilgi güçtür ve bilmek doğaya egemen olmaktır.

Bacon’a göre tümdengelim yöntemi, öncül görevi gören tümel nitelikli önermelerde içerilen bir fikri sonuç olarak ortaya koyduğu için doğa hakkında yeni bir şey söylemeyen çözümleyici bir yöntemdir. Bu yüzden doğa bilimleri için uygun değildir.

“Neden tümevarım?” diye sorabiliriz. Çünkü doğa olayları üzerinde gözlem ve deney yapılmadan bu olayların işleyişini aydınlatabilmenin olanağı yoktur. Doğa olaylarını açıklayabilmek açısından gözlemin ve deneyimin vazgeçilemezliğini savunan Bacon, CopernicusKepler ve Galileo’nun önemli bilimsel buluşlarının yoğun ve sabırlı gözlem süreçleri sonunda başarıldıklarının farkındaydı.

Gözlem yaparak, gözlenen şeyler üzerinde düşünmek ve sonunda tüm gözlenenleri ortak olarak ifade edebilecek bir genel açıklamaya bağlamak tümevarım yapmak demektir. Bacon doğa bilimleri alanında tümevarımdan başka bir araştırma yöntemi olamayacağını kendince haklı olarak düşünmektedir; Bu nedenle gerçek bilgi modeli olarak düşünülen bilimsel bilgiye sistematik olarak güvenle götürecek olan biricik yöntem tümevarımdan başkası olamazdı. Ne var ki doğa olguları üzerinde gözlem yapmak ve gözleme dayalı tümevarımda bulunmak hiç de kolay bir uygulama değildir. Bunun pek çok koşulları ve aşamaları vardır.

Tümevarım yöntemi, gözlem yapmak, tek tek gözlenen şeyler üzerinde düşünmek ve sonunda tüm gözlenenleri ortak olarak ifade edebilecek bir genel açıklamaya varmak esasına dayanır.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...