Felsefe hakkında her şey…

Cogito Ergo Sum Ne Demektir? Je Pense Donc Je Suis Ne Demektir?

11.11.2019
2.444

Descartes modern felsefenin babası olarak bilinmektedir. Onun amacı şüphecilerin dile getirdiği şüpheleri kesin olarak ortadan kaldırmaktı. Böylece kendimizi bilginin peşinde koşmaya güvenle adayabilecek ve gelişmek için çaba sarf edecektik.

Şüphelenilebilecek her inanıştan sıyrılmış bir hâlde, görünüşte dibi görünmeyen bir belirsizlikler nehrinde akıntıya kapılmış sürükleniyor olan Rescartes Descartes, umutsuzca, suyun derinlerinde ayak basabileceği bir yerler bulmaya uğraşır. Descartes burada, insanlığın bilgi denizinin yeniden parıldayacağı ve tertemiz olabileceği sağlam bir deniz aramaktadır.

“Her şeyin yanlış olduğunu düşünmeye çalışırken, bunu düşünen ve uğraşan ‘ben’ diye bir şey olması gerektiğini fark ettim. Şu gerçeğin farkına da bundan sonra vardım ki: ‘Düşünüyorum, öyleyse varım.’ Gördüm ki bu gerçek, bütün şüphecilerin en derin varsayımlarının bile sarsamayacağı kadar sağlam ve güvenilir bir tabandadır. Böylece bunu, aradığım felsefenin belirleyici ilkesi olarak kabul edebileceğimi gönül rahatlığıyla karar verdim.”

İşte böylece, Batı felsefesinin en ünlü ve belki de en etkileyici düşüncesine ulaşmış oldu, Descartes…

Descartes 17. yüzyılda Avrupa’da yayılan bilimsel devrimin öncüleri arasında yer alıyordu. Orta Çağ dogmalarını bir kenara atıp bilimleri en sağlam temeller üzerinde inşa etmeye ve yükseltmeye çalışıyordu. Bu amaçla, şüphe yöntemi denilen zorlu ve titiz yöntemi benimsedi. Kendi ifadeleriyle söylersek eğer, tek bir çürük elmayı çıkarmakla yetinmeyerek sepeti bütünüyle boşalttı ve en küçük bir şüphe dahi uyandıracak her inancı çöpe attı. Son bir hamlede, amacı tamamen onu aldatmak olan kötü niyetli bir cin hayal etti, öyle ki geometri ve matematiğin görünüşteki apaçık doğruları bile artık kesin değildi.

İşte bu her şeyden, başka insanlardan, dışındaki dünyadan ve hatta kendi bedeninden ve duyularından sıyrıldığı noktada Descartes, kurtuluşu Cogito’da buldu. Ne kadar çok kandırılsa da ve cin onu her seferinde ne kadar aldatsa da sonuç olarak ortada aldatılacak birisi ya da bir şey olmak zorundadır, öyle değil mi? Descartes başka her şey konusunda yanılıyor olsa da kendisinin orada, o anda var olduğundan şüphe duyamazdı. “Cin, ben bir şey olduğumu düşündüğüm sürece hiçbir şey olmadığımı asla ileri süremeyecektir. Ben ‘ben’im ve varım düşüncesi öne sürülüp zihnimde tasarlandıkça, zorunlu olarak doğrudur.”

Descartes’a ilk yöneltilen ve o zamandan beri pek çoklarının benimsediği eleştirilerin başında, Cogito’dan çok fazla sonuç çıkarması geliyordu. Burada ona, sadece bir düşünme ediminin varlığını ileri sürebileceği, düşünenin kendisi olduğu sonucunun buradan çıkartılamayacağını söylenmekteydi. Ama düşüncelerin bir düşünenin varlığını gerektirdiği fikrinin hakkını versek bile, Descartes’ın görüşlerinden çıkarılabilecek sonuçlar son derece sınırlıdır. Birincisi, Cogito özünde birinci tekil kişi ile ilişkilidir, herkesin Cogito’su kendi işine yarayacaktır. Cin, senin düşündüğünü düşünmemi sağlıyor olabilir. İkincisi, Cogito şimdiki zamandadır. Belki de düşünmediğim zamanlarda yokumdur. Üçüncüsü, varoluşu belirlenen ben, son derece belirsiz bir niteliktedir. Beni ben yaptığına inandığım yaşamımın ve öteki niteliklerimin hiçbirine sahip olmayabilirim. Ve hâlâ tümüyle aldatıcı cinin pençelerinde olabilirim.

Kısacası Cogito’nun ‘ben’i bir özbilinç anından ibarettir. Kendi geçmişi de dahil her şeyden koparılmış bir noktacıktır Cogito. Öyleyse Descartes bu kadar istikrarsız bir temel üstüne ne inşa edebilirdi?

Descartes’ın bilgi kuramının iki ana desteği vardır. Birincisi Cogito’nun ayırıcı özelliği olan şüphe götürmezliği konusundaki netliktir. Descartes mantığını buna temellendirerek bir sonuca varır: “Açık saçık ve belirgin bir biçimde zihnimizde canlanan şeyleri hepsi doğrudur.” Bundan da şu şekilde emin olabilir der, Descartes: Çünkü her şeye gücü yeten ve her şeyi açık seçik bilen kusursuz bir Tanrı fikri vardır. Tanrı bütün fikirlerimizin kaynağıdır ve o iyi olduğuna göre bizi asla kandırmayacaktır. Gözlem ve mantık gücümüz de Tanrı’dan geldiğine göre gözlemlerimiz ve mantığımız bizi en uygun biçimde doğru olana yönlendirecektir.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...